8 Aralık 2007 Cumartesi

Tarihi camiler


Ulu Cami (Muradi - Rabi. 14. yy)
Ulu Cami Çorum'un en büyük camisidir. Depremlerden çok zarar görmüştür. Selçuk mimarisi özelliğini taşıyan ulu caminin ilk defa Selçuk sultanlarından Alaattin Keykubat'ın azad edilmiş kölelerinden Hayrettin Hazır tarafından yapıldığı sanılmaktadır. Minberinin kapısı üzerinde 706 senesi (1306 Ağustos) yazısı bulunduğuna göre bu minberin cami yapıldıktan sonra getirilmesi muhtemeldir. Minberdeki hadiste "Cuma miskinlerin haccı, müminlerin bayramıdır" yazılıdır. Minber maun ağacı tahtalarından yapılmış çok güzel bir sanat eseridir.
İkinci Beyazıt (1509) ve Yavuz Sultan Selim (1514) zamanında vukua gelen depremlerde şehrin üçte biri zarar görüp Ulu Caminin de yıkıldığı yazılmakta ise de yeniden yapıldığına dair bir kayıt yoktur. Osmanlı Padişahı II. Murat zamanında, Mimar Koca Sinan yıkılmış olan Ulu Camiyi yeniden yapmıştır. Osmanlı padişahı III. Selim zamanında (1793- H. 1208) depremden tekrar yıkılan Ulu Cami, Cebbar Zade Süleyman Bey ile oğlu Abdul Fettah Bey zamanında tekrar yapılmak suretiyle cami bu günkü halini almıştır. Caminin yapılması içİn Yusu'ü Bahri Efendinin ve halktan bir heyetin Süleyman Beye baş vurması ile cami yapımına başlamyor. Mimar Sinan tarafından yapılan bu cami dokuz kubbeli olduğu için Cebbar Zade Süleyman Bey aynı şekilde yapılmasım emrediyor. Fakat kendisinin idam edilmesi üzerine oğlu Abdul Fettah Efendi taş duvarla örülmüş caminin hemen ahşaptan kubbe yapılarak örtülmesini emrediyor. Bu günkü kubbenin ahşap oluşu bundan ileri gelmektedir. 1810 (H. 1225) yılında bitirilmiştir. Ulu camideki son cemaat kısmı
halkın yardımıyla Mutasarrı Celal Bey zamanında (1905) yılında yapılmıştır. Caminin batı yönündeki minaresi eskiden, doğu yönündeki minaresi ise son cemaat inşaatı ile birlikte yapılmıştır. Sülüs yazı ile yazılmış iki hitabesi vardır. İnayetullah Cami
Bu cami 1900 (H. 1318) yılında halk eliyle yapılmıştır. Kitabesi yoktur. Emir Ahmet Cami
Emir Ahmet sokağında bir mescit halinde Emir Ahmet tarafından yapılan (1595) bu cami yıkılarak halkın yardımıyla bu günkü şekilde yapılmıştır. Selimiye Cami
Osmancık Caddesi Akpınar sokağında Çomar Çayına yakın olan bu cami 1898 (H. 1316) yılında halk tarafından yapılmıştır. Kitabesi yoktur. Karakeçili Cami
Ücdutlar mahallesi Karakeçili sokağında 1595 yılında (H.1004) yapılmış, sonradan halk ve devlet yardımıyla 1958 yılında bu günkü haline getirilmiştir. Azap Ahmet Cami
Azap Ahmet sokağında çok eskiden yapılmış olan bu cami halk tarafından onarılmış ise de sonradan yıkılmıştır. Sonradan bu cami beton arme olarak yeniden bu günkü halinde yapılmıştır. Abdibey Cami
1647 yılında, Mustafa Paşa Oğlu Abdullah Bey tarafından yaptırılmıştır. Kitabesi yoktur. Yıkılarak yerine bu günkü betonarme camii yapılmıştır. İsahalife Cami
Çöplü mahallesinde 1595 (H. 1004) yılında İsahalife adındaki şahıs tarafından yapılan bu cami 1963 yılında yıkılmış, halk ve devlet katkısıyla yeniden yapılmıştır. Devhane Cami
Kerpiç ve ahşap olan bu caminin ne zaman yapıldığı bilinmemektedir. Yıkılarak yerine bu günkü cami yapılmıştır. Kunduzhan Cami
Kunduzhan Mahallesinde bulunan bu cami 1867 (H. 1284) yılında yapılmıştır. 1895 yılında onarım görmüştür. Dış kapısı üzerinde kitabesi vardır. Ümithalife Cami
Pazar sokağında bulunan Battal Oğulları evine bitişik olan bu cami 1595 (H. 1004) yılında bir mescit halinde yapılmış olup, 1964 yılında onarılmış ve büyütülmüştür. Kİtabesi yoktur. Hamid Cami
Çarşı içinde Çöplük denen mevkide 1561 (H. 969) yılında Hüseyin Oğlu Rüstem Bey tarafından yapılmıştır. Kitabesi vardır. Bu caminin minberi Bey Camiinden gelmiştir, çok üstün bir sanat eseridir. Minbere Muzaffer Paşa minberi denir. Kubbeli Cami
Çarşı içinde bulunan bu cami ilk defa 1924 (H. 1340) 'yılında onarıldığı gibi depremden minaresi zarar gördüğü için yeniden yapılmıştır. Kapısı üzerinde ayet yazılıdır. Han Cami ( Gülabibey Cami, Ömer Neftçi Cami )
Çorum Beylerinden Gülabibey tarafından yapılan bu cami Gülabibey Mahallesindedir. 1579 (H. 987) yılında onarım gördüğü gibi son yıllarda da onarım görmüştür. Üç isimle anılmaktadır. Tepecik Cami
1595 yılında Tepecik mahallesinde bu cami halk tarafından yapılmıştır. Kitabesi yoktur. Sancaktar Cami
Mecitözü yolu üzerinde Celep aralığı başlangıcında 1595 yılında ilk defa mescit olarak yapı1mış, 1889 yılında onarım görmüştür. 1965 yılında tamamen yıkıldıktan sonra yeniden yapılmıştır. Veli Paşa Cami
Bu cami Veli Paşa sokağındadır. Çorum' da Defterdar bulunan Abdülbaki tarafından yaptırılmıştır. (1865- H. 1282). Kapıcıbaşı Veli Ağa tarafından onarımı yapılmıştır. Kitabesi yoktur. Kellegöz Cami
Milönü Caddesi Kale Sokağında bulunan bu caminin ne zaman yapıldığı bilinmemektedir. Onarım tarihi olarak 1908 (H: .1326) yılı okunmaktadır. Kulaksız Cami
Yavruturna Mahallesi Kulaksız sokağ'ındaki bu cami (1830) (1230) yılında yapılmıştır. İlk onarımı 1863 (H. 1280) yılında yapılan bu caminin kitabesi yoktur. Battal Cami
Mecitözü caddesi üzerinde bulunan bu cami 1916 (H. 1335) yılında onarım görmüştür. Kitabesi yoktur. Bir adı da kiremit minaredir. Hıdırlık Cami, Türbe ve Haziresi
Peygamberimizin yakın arkadaşlarından ve ona hizmet edenlerden SUHEYB'i RUMİ'ye saygı nişanesi olmak üzere ilk defa Hıdıroğlu Hayrettin tarafından bir cami yaptırılmıştır. Ne zaman yapıldığı tesbit edilememiştir. Hıdırlık sözünün Hayrettin'in babasının adından geldiği sanılmaktadır. Bu camiye sonradan Çorum Kadıları ve Beyler Çelebi adıyla andığımız Osmancık Emiri bir çok arazi vakfetmiştir. Depremden zarar gördüğünden, Beşiktaş Muhafızı olan Çorumlu Yedi Sekiz Hasan Paşanın Süheyb-i Rumiden bahsetmesi ve yardım istemesi üzerine II. Abdülhamid'inemirleri üzerine şimdiki cami ve türbesi yapılmıştır ve kitabesi vardır.

TARİHTE ÇORUM’UN ÜNLÜ KİŞİLERİ

Ahmet Feyzi (1839-1909) : Çorum’da doğdu. İstanbul Beyazıt Medresesi’ni bitirdi. Yargıçlık, Müftülük yapmış ve Çorum’da 6112 kitaptan oluşan bir kütüphane kurmuştur. Ehadis-i Mevzuat, Redd-i Batıl, Risalei Müntehebat, Tahrir-i Mantık, Şerh-i Kafiye, Kanunu Arazi, din, edebiyat, mantık, hukuk alanındaki eserlerinden bazılarıdır. Arapça ve Türkçe 30 kadar eseri Hasanpaşa Halk Kütüphanesinde bulunmaktadır.
Akşemseddin (1390-1459) :Asıl adı Mehmet Şemsettin’dir. Osmanlı İmparatorluğunun büyük bir din bilgini ve aynı zamanda hekimdir. Hacı Bayram Velinin öğrencisidir. Fatih Sultan Mehmet’in arzusu üzerine arkadaşı Akbıyık Abdullah ile İstanbul’un fethinde bulunmuş ve Türk ordusunun manevi gücünü artırmada büyük rol oynamıştır.
Aşıkpaşa (1270-1333) :Tasavvuf terbiyesi ile yetişmiş olup, Türk tasavvuf ve halk şairidir. Garipname isimli eseri mevcuttur.
Aşık Paşazade (1392-1484): Sultan Çelebi Mehmet zamanında yaşamış olup, devrin savaşlarına katılmıştır. Osmanlı tarihinin canlı kaynağını teşkil etmiştir. Meşhur Tarihi (Aşık Paşazade Tarihi) 1484 yılında yazmaya başlamıştır.
Baltacı Mehmet Paşa (1660–1712) : Adını 1711 yılında Prut savaşı ile duyurmuştur. lll. Ahmet’in padişahlığı döneminde ikinci defa Veziriazam olmuştur. 1712 yılında Limni adasında sürgünde iken ölmüştür.
Ebuss’ud Efendi (1490-1574): Şeyh Muhiddin Yavsi’nin oğludur. 1519’da İnegöl medresesi hocalığına atandı. 1527 yılında İstanbul Kadılığından sonra Osmanlı İmparatorluğuna 14. Şeyhülislam oldu. Kanuninin devlet düzenini sağlayan meşhur kanunlarının hazırlanmasında büyük rolü oldu. 29 sene Şeyhülislamlık yaptıktan sonra öldü.
E lvan Çelebi (?-?): Babası ünlü Aşıkpaşa’dır. Elvan Çelebi 1352 yılında bir cami, kendisi için yanına bir türbe, bir tekke ve hamam yaptırmıştır.
Koyunbaba :Asıl adı Seyit Ali’ dir. Peygamberimizin torunu Hz. Hüseyin’in 7. oğlu Ali Rıza’nın 12. oğlu olduğu rivayet edilmektedir. Adı efsaneleşmiş bir evliyadır. Evliya Çelebiye göre Hacı Bektaşi Veli’nin Halifesidir. Mezarı Osmancık ilçesinde adıyla anılan türbededir.
Kul Mustafa :17. yy da Çorum yöresinde doğup yaşamış bir halk şairidir. Değişik konularda şiirler yazdı. Bunlar cönklerde dağınık halde bulunmaktadır. Genç Osman adıyla anılan padişah II.Osman’ın öldürülmesi üzerine yazdığı destanlar dikkat çekicidir. Bu destanlar Çorum müsellimi Kurdoğlu Süleyman’ın önderliğinde Çorumluların Kapusuz ve başıbozuk tayfasıyla Düvenci ovasında yaptığı cengi dile getirir.
Şeyh Muhittin Yavsi (?-1516) :Babası Osmanlı müderrislerinden matematikçi astronom olan Ali Kuşçu’nun kardeşi Mustafa’dır. İskilip, Amasya ve İstanbul’da öğrenimini yaparak o zamanın Amasya valiliğini yapan ll. Beyazıt’a öğretmenlik yapmıştır.
Yusufu Bahri (?-1828): Mısır’a giderek büyük din bilgini Şeyh Murtaza’dan hadis dersi almıştır. Daha sonra Çorum’a yerleşmiştir. Basılmamış Ata-i Feyyaz adlı eseri ile Dürrü Tahrir ve yazma eserleri vardır.
Hasan Paşa (Yedi-Sekiz Hasan Paşa) (1831-1902) : Abdülhamit zamanında Beşiktaş muhafızlığı yapmıştır. Sultan Abdülaziz zamanında Alay Bey’i oldu ve Hasan Bey adını aldı. Bir süre sonra paşalığa yükseldi. Osmanlı-Rus savaşında Kafkas cephesinde büyük yararlılıklar gösterdi. Çorum’u süsleyen saat kulesi ile depremde zarar gören Hıdırlık Camii’nin yerine yenisini yaptırmıştır.

Gelenek ve Görenekler




Düğün Adetleri Evlenme adetleri Çorum’ da, ilçe ve köylerde genel olarak birbirine yakın özellikler taşımaktadır. Evlilikler genellikle “görücü usulü” yapılmaktadır. Evlenme İsteğini Belirtme Evlenme çağına gelen gençlerin eş seçiminde ailelere önemli görevler düşmektedir. Evlenmek isteyen damat adayı bu durumu annesine söyler. İstenecek kız aile tarafından bulunup, beğenildikten sonra damat adayı kız evine götürülür ve kız gösterilir. Eğer damat adayı kızı beğenirse kız evine haber gönderilip fikirleri sorulur, kızı istemeye gelecekleri haber verilir. Kız evi de kızlarının ve yakınlarının fikirlerini aldıktan sonra söz kesme (kahve içme) tarihi belirlenir. Dünürlük ve Şerbet İçme Çorum’da söz kesmenin diğer bir adı “kahve içme” veya “şerbet içme”dir. Her iki tarafta birinci derece yakın akrabalarına haber verir. Dünürcüler bir kez daha “Allah’ın emri peygamberin kavli üzerine” kızlarını oğullarına istemeye geldiklerini söylerler. ”Evet” cevabı alındıktan sonra kahveler içilir, dua edilir. Oğlan ve kıza söz yüzükleri takılır. Nişan tarihi kararlaştırılır. Nişan Nişan çoğunlukla cumartesi veya pazar günü kız evinde yapılır. Akraba veya komşulara ağızdan veya davetiye ile haber verilir. Eskiden bu işi yaşlı kadınlar yapar ve bunlara “okuyucu” denirdi. Nişandan bir gün önce erkek evi, kız evine baklava, et, kuruyemiş, şerbet ve kızın nişanda giyeceği kıyafeti gönderir. Nişan günü kız evinde gelenlere yemek verilir. Gelenler kıza takı takarlar. Kaynana tarafından gelinin yüzüğü takılır. Nişanlılık süresinde bayram veya Hıdrellez günleri olursa hediyeler gönderilir. Düğün Nişan ile düğün arasındaki zaman erkek ve kız tarafının durumlarına göre değişir. Kız ve düğün için gerekli olan eşyaları almaya çarşıya çıkılır, buna “pırtı görme” denir.Düğün başlamadan komşuların da yardımıyla iki taraf yemeklerini pişirirler. Düğünde damat en yakın iki arkadaşını “sağdıç” seçer. Sağdıç damatla ilgilenir. Düğünler cuma akşamı başlayıp pazar akşamı biter . Ayrıca yine oğlan ve kız evleri kendilerine birer “kahya” seçerler. Kahya düğün boyunca gelen misafirler, davul ve zurnacının ihtiyaçlar, yemeklerin dağıtımıyla ilgilenir. Bunun dışında erkek evinde bir de “bayraktar” seçilir. Bayraktar, kınacı giderken ve gelin alınmaya giderken önde bayrağı tutar. Cuma akşamı erkek evinde bir tavuk kesilip, bayrak takılmasıyla düğün başlar. Kına Gecesi Cumartesi günü kız evinde herhangi bir saatte “kına yürütme” yapılır. Erkek tarafı iki veya üç kadını bir erkekle beraber kız evine “kınacı” olarak yollar. Bunlar yanlarında kına, kuru yemiş, et, börek, tatlı ve kızın gelinliğini götürürler. Yine duruma göre kızın kınada giyeceği kıyafeti de erkek tarafı alıp götürebilir. Ayrıca davul ve zurna da kınacılarla gider. Gelen kınacılara yemek verilir. Kınacılar kızı giydirip süslerler, kızı ortaya getirip oturturlar, yüzüne allı bir yazma örterler, kına türküleri ve ilahi okurlar. Kızı ve orada bulunanları ağlatırlar. Bittikten sonra kızın avucuna para veya altın konup kınası yakılır. Orada bulunanlara da bu kınadan dağıtılır. Arkasından kuru yemiş ve limonata ikram edilir. Kız annesinin elini öper ve sarılıp ağlaşırlar.Kına bittikten sonra davul ve zurnayla halay çekilir. Gelen kınacılar o gece kız evinde kalırlar ve bunlara “gelinin yengeleri” denir. Kızın en yakın arkadaşları da o gece kızın yanında kalırlar. O gece erkek tarafında da damada kına yakılır. Kınadan önce kız tarafı, oğlan evine “damat bohçası” denilen içinde damadın düğünde giyeceği kıyafet, pijama, cüzdan, çorap, saat gibi şeylerin bulunduğu bohça gönderir. Gelin Getirme Pazar günü kız evinde vedalaşmalar olur. Kız gelinliğini giyip bekler. Erkek evinin büyük bir kısmı, kayınvalide hariç, gelini almaya gider. Bu sırada kız evinin kapıları kilitlenir. Düğünün kahyası gelip kapıyı tutanlara bir miktar para verir kapıyı açtırır. Gelinciler içeri girip, geline bakarlar. Gelinin ağabeyi veya erkek kardeşi kırmızı kuşağı dualar okuyarak, gelinin beline üç kez dolayıp takar. Gelin bir kolunda babası, diğer kolunda damat ile evden çıkar. Bu esnada kızın çeyizi de taşınmaktadır. Dualar okunup, gelin arabaya bindirilir. Gelin alayı dolaşarak erkek evine gelir. Oğlan evine gelindiğinde, kayınvalide gelinin önünde çömlek kırar; gelinin bütün kötü huyları böyle kırılsın diye, başından kuru yemiş, şeker, bozuk para atar;bereketli olsun, evine yağ gibi sıvansın diye kapının girişine yağ sürdürülür. Çorum ‘ da Hıdırellez Geleneği Çorum bölgesinde, Hıdrellezin Hızır Aleyhisselam ile İlyas Peygamberin buluştukları gün olduğu inancı vardır.İl’ de hıdrellezin gelişi sevinçle karşılanmaktadır. Çünkü kışın bittiğine, yazın geldiğine, bolluk ve bereket dolu günlere ulaşıldığına inanılır. Bu nedenle yazın başlangıcı sayılan 6 Mayıs hıdrellez gününde bir bayram sevinci yaşanır. Hıdırlık, Erzurum Dede, Sıklık Boğazı, Bağlar en çok gidilen yerlerdir.Buralara gitmek için bir-iki gün önceden hazırlık yapanlar vardır. Hazırlık olarak yeni giysiler hazırlanır; çörek, börek, yaprak dolması, bulgur kaynatması yapılır. Birlikte yenilir, içilir. Genellikle genç kızlar arasında dalya, atlankaya ve okkel oyunları oynanır. Erkekler bu eğlencelere katılmazlar.Hıdrellez gecesi veya günü arzulanan dileklerin gerçekleşmesi için dualar edilir.

Sanayi ve Ticaret



GENEL EKONOMİK DURUM
Bölge ölçeğinde gördüğü işlevler açısından ne tam kentsel, ne de tam kırsal nitelikler gösteren Çorum, yerleşmelerin bölgesel kademelenmesinde üst kademedeki tüketici büyük kent ile alt kademedeki kırsal yerleşmeler arasındaki ilişkiyi sağlayan, kırsal alandan elde edilen artı ürünün toplandığı, tüketici merkeze iletildiği bir ara merkez ve bir “Pazar yeri” durumundadır.
Dericilik
20. yy. başlarında Çorum tabakhanelerinden elde edilen deriler Kayseri, Yozgat, Merzifon, Samsun ve Amasya’ ya gönderilmektedir. Kent dışına satılan deri türleri kösele ve sahtiyandır. Bu tarihlerde Çorum’ daki tabakhanelerin sayısı 73 tür.
Dokumacılık
19. yy. da ve 20. yy. başlarında Çorum bölgesinde işlenmiş mal üretimine ilişkin en önemli faaliyet kollarından biri de dokumacılıktır. Bu faaliyet konutlarda sürdürülmekteydi. 1907 tarihli Ankara Vilayeti Salnamesindeki bilgilere göre, Çorum’da yaklaşık 2000 dokuma tezgahı bulunduğu, dokunan çeşitler arasında iyi kalitede çamaşırlık bez, İran ve Tosya taklidi şal kuşak, yünden yapılmış aba, siyah şalvarlık kumaş, kilim ve seccade sayılmaktadır.
Çorum’da dokumacılığın aile üretimi ölçeğinde ve geleneksel yöntemlerle 20. Yüzyıl ortalarına kadar sürdüğü, 1940 yılında şehirde 486 tezgah olduğu bilinmektedir.
Bakırcılık ve Demircilik
19. yy. da Çorum’da işlenmiş mal üretim kollarından diğer ikisi ise bakırcılık ve demirciliktir. Her iki üretim kolunun esnaf çarşıları biçiminde ayrı sokaklar üzerinde, birbirine oldukça yakın konumda yer seçtikleri bilinmektedir.
EKONOMİK ALTYAPI VE ORGANİZASYON
Çorum Organize Sanayi Bölgesi
Sanayinin uygun alanlarda yapılanmasını sağlamak, şehirleşmeyi yönlendirmek, çevre sorunlarını önlemek, bilgi ve bilişim teknolojilerinden yararlanmak, imalat sanayi türlerinin belirli bir plan dahilinde yerleştirilmeleri ve geliştirilmeleri amacıyla tasdikli arazi parçalarının gerekli alt yapı hizmetleri ile ve ihtiyaca göre tayin edilecek sosyal tesisler ve teknoparklarla donatıp planlı bir şekilde ve belirli sistemler dahilinde, ucuz bedelle sanayici için arsa tahsis etmek amacı ile Organize Sanayi Bölgeleri kurulmaktadır.
Çorum Organize Sanayi Müteşebbis Heyeti; Çorum İl Özel İdaresi, Çorum Belediyesi, Çorum Ticaret ve Sanayi Odası ve ÇOSİAD tarafından oluşturulmuştur.
Çorum OSB 1977 yılında kurularak, 1980 yılında altyapı inşaatlarına, 1986 yılında da arsa tahsislerine başlamış olup, toplam 437 ha. alanda Mevcut Bölge ve Tevsii Alan bulunmaktadır.
Mevcut bölgede 260 ha. alan üzerinde 85 adet sanayi parseli bulunmaktadır. Bunlardan 79 adedi sanayicilere tahsis edilmiş olup, 6 adet parsel boştur. Halen 41 sanayi tesisi çalışmaktadır. 18 sanayici ise proje hazırlama ve inşaat safhasındadır.
Mevcut bölgedeki firmalar genelde orta ölçekli olup, ağırlıklı olarak, makine, gıda, yem, tel-metal, plastik-alüminyum alanlarında faaliyet göstermektedirler. Bölgede 2500 işçi istihdam edilmektedir.
Çorum OSB Tevsii Alanda 69 adet sanayi parseli bulunmaktadır.
Faaliyette bulunan firma sayısı ile tükettikleri elektrik miktarına ilişkin verilere bağlı olarak, 1977 yılından bugüne kadar, üretim ölçeğinin büyüdüğü görülmektedir.
Bölgede üretimde olan tesisler aylık 30.000 ton su, 1.750.000 KWh elektrik tüketmektedirler.
DİĞER SANAYİ BÖLGELERİ Küçük Sanayi Siteleri
1- Çorum Küçük Sanayi Sitesindeki işyeri sayısı (Oto parçacılar dahil) 708 olup, İşyerlerinin bölünmesi sebebiyle bu sayıya 156 işyeri daha eklenmiştir. Sitede toplam işyeri sayısı 864 ise de bunlardan 758’i faal 106’sı boş bulunmaktadır.
2- Sungurlu Küçük Sanayi Sitesinde 268 işyerinin tamamı faaldir.
3- İskilip Küçük Sanayi Sitesinde 213 işyerinin tamamı faaldir.
4- Osmancık Küçük Sanayi Sitesinde 138 iş yeri mevcuttur. İnşaatı Devam Eden Küçük Sanayi Siteleri
1- Alaca Küçük Sanayi Sitesinde 86 işyeri mevcuttur. Site inşaatının fiziki ve nakdi gerçekleşme oranı % 99 olup, çevre düzenlenmesi devam etmektedir.
2- Bayat Küçük Sanayi Sitesinde 68 işyerinin fiziki ve nakdi gerçekleşme oranı % 36.4 dür.
3- Kargı Küçük Sanayi Sitesinde 100 işyerinin fiziki ve nakdi gerçekleşme oranı % 99 olup, çevre düzenlenmesi devam etmektedir. ÇORUM’ DA ODALAR VE DERNEKLER
Çorum Ticaret ve Sanayi Odası
Çorum Ticaret ve Sanayi Odası 1910 yılında kurulmuştur. Cumhuriyetten önce Çorum’da 50 kadar tüccar Ticaret ve Sanayi Odası’na kayıtlı idi. Bu dönemde oda yıllık aidatları topluyor, tüccar kefaletlerini tasdik ediyordu.Cumhuriyetin ilanından sonra 1927-1928 yıllarında 400 tüccar, 1300 esnaf Odaya kayıtlıydı.Çorum Ticaret ve Sanayi Odasına, 2003 yılı itibariyle faaliyet gösteren 2.956 üye kayıtlıdır.
Çorum sanayisi ve ticaretinin gelişimine büyük katkı sağlayan imalata dayalı tüm sektörlerle birlikte, ticaret ve tarım da önemini korumaktadır. 1997 yılı verilerine göre, Çorum GSYİH’ sının % 31’ini ticaret, % 24.5’ini tarım, % 13,9’ini ulaştırma ve haberleşme, % 10.2’sini sanayi oluşturmuştur. Çorum GSYİH’ sı içinde önemli payı ticaret (özellikle toptan perakende ticaret) almaktadır.

Ticaret Borsası
Ticaret Borsaları, Borsaya dahil maddelerin alım ve satımı, fiyatlarının tespit ve ilanı işleriyle meşgul olan, alıcı ve satıcıların belli bir zamanda bir araya gelerek, genellikle malın numunesine ve tipine istinaden büyük çapta alım ve satım yapan ve dolayısıyla arz ve talebin belli yer ve zamanda karşılaşması ile gerçek piyasa fiyatlarının oluşmasına imkan sağlayan teşkilatlandırılmış pazarlardır.
Çorum Ticaret Borsası 1988 yılında tüzel kişilik kazanmıştır. Önceleri sadece kotasyona dahil ürünlerin tescilini yapan Borsa, 03.08.2000 tarihinden itibaren spot borsacılığına başlamıştır. Hububat alanında Borsa Satış Salonuna sahiptir. Borsada; hububat ve bakliyat, yumurta ve çeşitli gıda, kasap, celep, besi, deri, bağırsak, hububat mamulleri, leblebi ve kuruyemiş meslek mensuplarının oluşturduğu beş farklı alanda ihtisas komisyonu bulunmaktadır. Borsa, Ticaret Borsası bulunmayan Kastamonu, Amasya gibi İllere de hizmet yapmaktadır. Ticaret Borsasına kayıtlı 470 üye vardır.
Çorum Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği
Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği 1952 yılında kurulmuştur. Çorum Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Merkezde 23, İlçelerde 28 olmak üzere 51 adet esnaf ve sanatkar odası, 370 Yöneticisi, sicile kayıtlı 39.620 üyesiyle, İl düzeyinde yaygın bir örgütlenmeye sahiptir.
Taş ve Toprağa Dayalı Sanayi
Tuğla ve kiremit üretiminin dışında ateşe dayanıklı tuğla, seramik, yer karosu, mermer, torbalanmış hazır kireç ve hazır beton tesislerinde üretim yapılmaktadır.
Makine Sanayi
Un, tuğla ve kiremit fabrikaları makinelerinin bakım ve onarımı ile uğraşan firmalar zamanla imalata yönelmiştir. Günümüzde un, yem ve tuğla kiremit fabrikalarını kurabilen firmalar ortaya çıkmıştır.
Madencilik
Çorum İli yeraltı kaynakları bakımından zengin değildir. Ancak, kayda değer olarak linyit kömürü, alçı taşı (Jips), kalker, kalsit, tras taşı, krom,bakır, demir ve mermer gibi maden ve mineral yatakları mevcuttur. Özellikle kömür işletmeleri Osmancık, Bayat, Dodurga ve İskilip ilçelerinde toplanmıştır. Toplam kömür üretimi 2002 yılında 68.493 tondur.
Leblebi Üretimi
Çorum' un sarı leblebisi kuru nohuttan yapılır. Nohutun leblebiye dönüşmesi için bir buçuk aylık bir zaman gerekir. Tarihi dükkanlarda, tek kavrumluk leblebiler çuvallardan tenekelere, oradan leğenlere doldurulur. Odun ateşi ile yeterli sıcaklığa ulaşan fırına aktarılan leblebiler son kavurmadan sonra tekrar çuvallara doldurularak satışa sunulur. Leblebinin acılı, tuzlu veya karanfilli çeşitlere dönüşmesi, son kavurma aşamasında gerçekleşir.Yaklaşık olarak yıllık 2.000 ton leblebi üretilerek yurt içine satılmaktadır.
TİCARİ HAYAT
İş Hayatı İle İlgili Göstergeler
Şirketler
İl’de 2002 yılı itibariyle 346 anonim şirket,1455 limitet şirket,46 kollektif şirket,3 holding mevcuttur.
Kooperatifler
İl Sanayi ve Ticaret Müdürlüğünün denetiminde 275 kooperatif bulunmaktadır. Bu miktarın 184 ‘ü konut yapı kooperatifi, 26’sı toplu iş yeri ve küçük sanayi sitesi kooperatifi, 34’ü motorlu taşıyıcılar kooperatifi, 11 tüketim kooperatifi, 10’u Esnaf kefalet kooperatifi, 1’i Esnaf kefalet bölge birlik kooperatifi, 3’ü Küçük sanat ve temin tevzi kooperatifi, 5’i ise Tarım Satış kooperatifi dir.
Faaliyet Alanlarına Göre Firma Dağılımı ve Hizmet Kuruluşları
Çorum İlinde 3 döviz büfesi, 1 menkul kıymet borsası, 91 sigorta kuruluşu bulunmaktadır.
İl’de 81 toptan dağıtım firması, 2.200 perakendeci, 453 tüccar ve komisyoncu olarak toplam 28.766 adet küçük esnaf ve zanaatkar bulunmaktadır.
İŞGÜCÜ VE ÇALIŞMA
Sigortalar Kurumuna tabi işyeri sayısı 6.000’ dir.
ÇORUM’ DA İSTİHDAM VE İŞSİZLİK
Çorum’da işgücü, işgücüne katılma oranı ve işsizlik oranı aşağıdaki tabloda gösterilmiştir. Burada görüldüğü gibi Çorum Merkezinde çalışabilir çağdaki ( 12 ve daha yukarı yaştaki ) toplam nüfus 457.323 kişi, işgücü ise 261.457 kişidir. Buna göre işgücüne katılma oranı % 57 dir. İşgücünün % 94,5 i (247.176 kişi) istihdam halinde iken yaklaşık % 5,4 (14.281) işsizdir.
Çorum da işgücüne dahil olmayanlar 195.866 kişi olup çalışabilir (12 ve yukarı yaştaki ) nüfusun % 43 ünü oluşturmaktadır. İşgücüne dahil olmayan nüfusun belli başlı alt grupları büyüklük sırasına göre ev işleri ile meşgul olanlar (ev kadınları) öğrenciler, çalışamaz halde olanlar ve emeklilerden oluşmaktadır.
Bankacılık
Çorum ve ilçelerinde 21’i merkezde olmak üzere toplam 40 adet banka şubesi bulunmaktadır.

Çorum coğrafyası



COĞRAFİ KONUM
Çorum ili; Orta Karadeniz Bölümünün iç kısmında yer almaktadır. Doğuda Amasya, güneyde Yozgat, batıda Çankırı, kuzeyde Sinop, kuzeydoğuda Samsun, güneybatıda Kırıkkale ile çevrilidir.Yüzölçümü 12.820 km² dir.
Enlem ve boylam değerlerine göre ise; 34 derece 04 dk. 28 sn. doğu boylamları ile 39 derece 54 dk.20 sn. kuzey enlemleri arasında yer almaktadır.
Deniz seviyesinden ortalama yüksekliği (rakımı) 801 m.dir.
Ankara' ya 244, İstanbul' a 608, Amasya' ya 92, Sinop' a 294, Samsun' a 172, Tokat' a ise 188 km. mesafededir.
İlçelerin İl merkezine uzaklıkları ise; Alaca 52, Bayat 83, Boğazkale 87, Dodurga 42, İskilip 56, Kargı 106, Laçin 29, Mecitözü 37, Oğuzlar 68, Ortaköy 57, Osmancık 59, Sungurlu 72 ve Uğurludağ 66 km'dir.
İLİN FİZİKİ COĞRAFYASI Jeolojik Yapı
Bölgenin jeolojik yapısında iki ana kütle (kayaç) grubu göze çarpar.Bunlardan birincisi “Metamorfik seri” (başkalaşmış kayaçlar), ikincisi ise, “Tortul Kütleler” dir. İlin asıl jeolojik karakterini 3. jeolojik zamanın sonları ile 4. jeolojik zamanda meydana gelen oluşumlar meydana getirmektedir.
Bununla birlikte, jeolojik devirlerden ilkel zaman olarak bilinen Arkean ve Prekambrien devirlerine ait Çorum Merkez İlçe, Alaca, İskilip, Osmancık, Mecitözü ve bilhassa Kargı ilçelerinde çeşitli metamorfik (başkalaşım) topraklarına rastlanılmıştır. Özellikle 3. jeolojik zamanın kütlelerinden olan jips (kireçtaşı) ve kayatuzu yatakları ile karbon miktarı % 75 kadar olan zengin linyit kömürü yataklarına (Osmancık, Dodurga yöresinde 30 milyon ton rezervinde ayrıca Alpagut-Zambal-Karakaya-Ayva ve Ovacık Köyünde) rastlanmaktadır.
Yine bu zamanın püskürük kütlelerinden olan Trakit, Granit, Bazalt ve Andezit gibi kütle arazisine de Çorum merkez ilçesinde, Kargı, Sungurlu, Alaca, Mecitözü, Osmancık ve İskilip ilçelerinde rastlanmaktadır. Tortul kütlelere ise ilin çoğu yörelerinde rastlanmaktadır.
Çorum; Alp-Himalaya Orojenezi (Dağ oluşumu) olarak bilinen sistem içerisinde yer alan K.A.F. (Kuzey Anadolu Fay Hattı) üzerinde yer almaktadır. K.A.F. il merkezinin 20 km. kuzeyinden geçmektedir.
Yeryüzü Şekilleri Dağlar
İl sınırları içerisinde bulunan dağlar, genel olarak yüksek sayılmayacak niteliktedir. Ortalama yükseltileri 1500 m. dolayındadır. Bunlar Orta Karadeniz Bölümündeki Canik Dağları ile Ilgaz ve Küre Dağlarının başlangıç noktalarını teşkil eden silsileler şeklinde güneye doğru (Bozok Yaylasına) gittikçe alçalırlar. Yükseklikleri 1000-2000 m. arasında değişen tepeleri ile bir taraftan Kızılırmak vadisi kıyılarında, diğer taraftan Yeşilırmak’ın Çekerek Suyu kıyılarında uzayıp giderler. Çorum dağlarının yüksek kısımları İskilip-Osmancık ve Kargı ilçeleri toprakları üzerindedir.
Merkez ilçenin kuzeyinde Eğerci Dağ sıraları, Batı yönde Alagöz ve Kösedağları yer alır. Bu iki dağ sıraları arasında Kırkdilim Boğazı bulunmaktadır.Güneyde uzanan Dört Tepe silsileleri güneydoğuya doğru uzanarak Mecitözü ve Ortaköy ilçesindeki Karadağ silsileleri ile birleşir. Aynı şekilde ilçenin güneyinde ve güney batısında uzanan dağ sıraları, Sungurlu ilçesi içindeki Kartal Dağlarına kadar uzanmaktadır.
Osmancık ilçesindeki Kızılırmak Vadisi boyunca uzanan Çal ve Ada Dağları; Kargı ilçesi sınırları içinde devam ederek Çorum’un en yüksek dağlarından olan Kös Dağlarındaki Erenler Tepesine (2097 m.) ulaşır.
Aynı dağ sıralarının güneyinde İskilip ilçesinin Teke Dağı, Kavak Dağı, Göl ve Deveci Dağları ile Çakarözü Dağlarını meydana getirdiği görülmektedirÇorum İlinde Yüksekliği 1.700 m. yi aşan Dağlar
Erenler Tepesi (Kargı’da Kös Dağı Üzerinde ) 2097
Türbe Tepe (Kargı’da) 1981
Kara Tepe (Mecitözü’nde) 1846
Kırklar Dağı (Mecitözü’nde) 1791
Köse Dağı (Çorum’da) 1750
Dede Çal (Osmancık’ta) 1730
Kartal Tepe (Sungurlu’da) 1700
Teke Dağı (İskilip’te) 1700OVALAR Çorum Ovası
Merkez İlçenin üzerinde, 780-800 m. yüksekliğindedir. Üzerinde Bayat-Ömerbey–Deliler-Gürcü-Elemin-Sarmaşa-Buluz-Celilkırı ve Yaydiğin Köyü toprakları bulunmaktadır. Ovanın doğu ve kuzey yönlerinde fay hatları vardır.
Bozboğa Ovası
Merkez İlçeye bağlı Bozbuğa-Yenice-Çayhatap-Sarimbey-Kadıkırı-Ahilyas-Harzadın-Abdalata-Büğdüz köyleri bulunmaktadır. 800-820 m. yüksekliğindedir.
Ovasaray Ovası
Çorum’a 10-12 km. uzaklıkta, Ovasaray-Kayı-Boğabağı-Maza-Sarta-Üyük-Karapınar ve Karacaköy toprakları vardır. 700-800 m. yüksekliğindedir.
Seydim Ovası
Çorum’a 15 km uzaklıkta, 950 m. yüksekliğinde, küçük bir ovadır.
Hüseyin Ovası
Alaca İlçesini ve çevresini oluşturur. 725-875 m. yüksekliğindedir.
Dedesli Ovası
Merkez İlçe’ye bağlı Dereköy-Eskiören-İğdeli ve İskilip İlçesine bağlı Tombuşoğlu Çiftliği bölgelerinden oluşur.
Irmak Ovası
Merkez İlçe ile İskilip arasında Kızılırmak’ın doğusundan batısına doğru, 500-550 m. yüksekliğindedir.
Taybı Ovası
İskilip-Sungurlu arasında 550-560 m. yüksekliğindedir.
Mecitözü Ovası
Mecitözü İlçesi ve civar köylerinin olduğu, 950 m. yüksekliğindedir.
Osmancık Ovası
Osmancık İlçe merkezinin bulunduğu Kızılırmak’ın iki yakasında, 300-350 m. yüksekliğindedir.
Düvenci Ovası
Çorum-Merzifon yolu boyunca uzanan 900 m. yüksekliğinde bir ovadır.
Hamamözü Ovası
İl merkezine 30 km uzaklıkta, 450-500 m. yükseklikte, üzerinde Osmancık’a ait köylerin bulunduğu bir ovadır.
Budaközü Ovası
Sungurlu yakınlarında, 550-580 m yüksekliğindedir.
Delice Ovası
Sungurlu İlçesi güneyindedir.
Vadiler Kızılırmak, Yeşilırmak ve kolları, Çorum İlinden geçerken birçok vadiler oluşturmuşlardır. Başlıcaları şunlardır;
Sıklık Boğazı
Çorum-Samsun yolu üzerinde, 7 km. uzunluğundadır.
Hatap Vadisi
Hatap Çayı’nın geçtiği yerde, 16 km.dir.
Harami Vadisi, Dana Boğazı
Seydim Ovası ile Dedesli Ovasını birleştirir. 6,5 km.dir.
Kırkdilim Vadisi
Çorum-Osmancık-Kargı bağlantısı konumundadır.
Sacayak Vadisi
Çorum Çat Suyunun Cemilbey’e geçtiği yerdedir.
Hışır Vadisi
Alaca Suyunun Çat Suyuna karıştığı yerdedir.
Akarsular Çorum İlindeki akarsular, sularını ülkemizin iki önemli akarsuyu olan Kızılırmak ve Yeşilırmak Havzalarına boşaltırlar.
Kızılırmak Havzası
Kızılırmak’ın Çorum İlinden geçen kısmı 182 km.dir. Bu geçiş yerleri Bayat, İskilip, Merkez ilçe, Osmancık, Kargı İlçeleri ve köyleridir.
Yeşilırmak Havzası
Çorum Merkez İlçe’nin büyük bir kısmı, Alaca İlçesi, Mecitözü ve Ortaköy İlçelerindeki çay ve dereler, Yeşilırmak’ın önemli bir kolu olan Çekerek Irmağına bu havzada dökülür.
Çorum Çat Suyu (82 km)
Derinçay adını da alan bu su, Eğerci dağından ve Köse Dağından inen dere ve çayların birleşmesinden oluşur. Çomarbaşı ve Sıklık Derelerini de alarak il merkezinin 3 km batısından geçer. Güneyde Yılgınözü ve Hatap Deresi ile birleşir, Ahilyas derelerini de alır ve bundan sonra Çorum Suyu olur. Alaca’dan gelen Budaközü ile birleşince de Çorum Çat suyu olur. Mecitözü İlçesi ve köylerinden geçerek, Amasya ili sınırlarında Çekerek’le birleşir.
Mecitözü Çayı
Kırklar Dağından doğar, ilçe merkezine yakın olarak (1-1,5 km) geçtikten sonra Amasya topraklarında Çorum Çat Suyu ile birleşir.
Çekerek Irmağı
Ortaköy İlçesi ve topraklarının az bir kısmını sular, Amasya İli sınırlarına geçer.
Göller
İl sınırları içerisinde önemli bir göl yoktur. Merkez ilçede Eymir (Gölünyazı) Gölü olup, yazın suları çok azalan bir sazlık ve bataklıktır. İlkbahar aylarında ayrıca merkez ilçede Uyuz Gölü ve Kırkgöz adı verilen küçük gölcüklerde oluşur
D.S.İ Tarafından Hizmete Açılmış Baraj ve Göletler
Çomar Barajı
Merkez İlçede 1974’de başlanmış 1979’da tamamlanmış, önce sulama amaçlı düşünülmüş, sonra içme suyu temini için kullanılmış, ayrıca mesire yeri özelliğindedir.
Alaca Barajı
Alaca Büyük Söğütözü Köyünde, 1984’de yapılmış, 1500 ha. sulama kapasitelidir.
Yenihayat Barajı
Çorum – Ankara karayolu üzerindeki Yenihayat köyünde, Çorum’ a içme suyu temini amacıyla 2000 yılında yapılmıştır.
Ahmetoğlan Göleti
Merkeze bağlı Ahmetoğlan Köyünde 1962 yılında yapılmış, 30 ha. sulama kapasitelidir.
Evci Yeni Kışla Göleti
1970 yılında yapılmış 53 ha. sulama kapasiteli.
Seydim-1, Seydim-2 Göletleri
Seydim Köyünde 1973 –1976 yıllarında yapılmış içme suyu amaçlı kullanılmaktadır.
İnegazili Göleti
Sungurlu İnegazili Köyünde 1975 yılında yapılmıştır.
Alacahöyük Göleti
1976 yılında yapılmış, 35 ha. sulama kapasiteli.
Pınarlı Göleti
Ortaköy Pınarlı Köyünde 1977 yılında yapılmış 50 ha. sulama kapasiteli.
Geven Göleti
Alaca Geven Köyünde 1975 de yapılmış, 23 ha. sulama kapasiteli.
Aksu Göleti
Kargı Gölköy civarında, 1983’te yapılmış 39 ha. sulama kapasiteli.
Bitki Örtüsü
Çorum İlinin güney bölgesinin doğal bitki örtüsü bozkırdır (step). İlkbahar yağışları ile birlikte yeşerirler, sonbaharda kururlar. Bunlara örnek: papatya, gelincik, deve dikeni, köy göçeren dikeni, çakır dikeni, kangal otu, sığır kuyruğu, yavşan otu, geniş yayılma alanı bulmuştur. Akarsu boylarında ise söğüt ve kavak çeşitlerine rastlanır.
Alaca, Sungurlu, Ortaköy ve Mecitözü’nün yüksek kesimlerinde meşe, ardıç ve karaçam ağaçlarına rastlanır. İlkbahar ile birlikte çiğdem, yabani sümbül, yabani lale çiçekleri de görülür.İlin kuzeyindeki ilçelerde ise meşe ormanları ve iğne yapraklı ormanlara rastlanır.
Deniz seviyesinden 1000-1200 m yüksek olan bölgelerde meşe, kızılcık, yabani erik, elma, alıç, yabani gül yaygın olarak görülür.Hacıhamza çevresinde seyrek olarak ıhlamur ağaçlarına rastlanır.
Kargı, İskilip, Osmancık, Bayat ilçelerinde sarıçam, karaçam, köknar, kızılçam ağaçları görülmektedir.Toplam ormanlık ve fundalık alan 365.208 ha. olup İl yüzölçümünün % 28 ‘ i kadardır.
İklim Yağış ve Sıcaklık
Çorum İli, Karadeniz ikliminden İç Anadolu iklimine geçiş bölgesinde bulunmaktadır. Yazlar sıcak ve kurak, kışlar soğuk ve kar yağışlıdır. İlin kuzey bölgesinde yer alan Kargı, Osmancık, İskilip, Laçin, Dodurga, Oğuzlar ve Bayat İlçeleri İç Karadeniz geçiş ikliminin etkisinde kalan ilçelerdir. Çorum Merkez İlçe, Sungurlu, Alaca, Boğazkale, Ortaköy, Mecitözü ve Uğurludağ İlçeleri İç Anadolu step iklimi özelliklerini gösterir.
1929 yılından bu yana yapılan meteorolojik ölçümler sonucunda yıllık ortalama yağış miktarı İl Merkezinde 423,0 mm., Alaca’ da 376,0 mm., Bayat’ ta 445,2 mm., Boğazkale’ de 490,3 mm., Dodurga’ da 373,2 mm., İskilip’ te 484,8 mm., Kargı’ da 360,3 mm., Laçin’ de 530,2 mm., Mecitözü’ nde 422,7 mm., Ortaköy’ de 409,5 mm., Osmancık’ ta 368,1 mm.,
Sungurlu’ da 438,1 mm., Uğurludağ’ da 450 mm. olarak tesbit edilmiştir.İl Merkezi’ nin yıllık ortalama sıcaklığı 10,7º dir. En yüksek sıcaklık 2000 yılının Temmuz ayında 42,7 Cº, en düşük sıcaklık 1985 yılının Şubat ayında -27,2 Cº olarak ölçülmüştür. Temmuz ve Ağustos ayları en sıcak aylardır.
Rüzgârlar
İl genelinde yaz mevsiminde öğleden sonra başlayarak gece saat 22’ ye kadar esen poyraz etkilidir. Bazen ters yel de denen sıcak ve kavurucu bu rüzgâr tarım alanları için zararlıdır. Kışın kuzeyden yıldız rüzgârı, İlkbaharda güneybatıdan lodos rüzgarı eser. Bu rüzgarlar bol yağış ve kimi zaman da dolu yağmasına neden olur. Sonbaharda genellikle sakin bir hava gözlenir. Halk arasında bu aylara sağır aylar adı verilmiştir.

Tarihi yerler














Hattuşa 1986 yılından beri, UNESCO’nun “Dünya Kültür Mirası Listesinde”, ayrıca burada bulunan çivi yazılı tablet arşivleri de 2001 yılından itibaren yine UNESCO’nun “Dünya Belleği Listesinde” yer almaktadır. Bugüne kadar bulunmuş olan 31.519 adet çivi yazılı tablet halen İstanbul’ daki Müzeler (Eski Şark Eserleri Müzesi, Arkeoloji Müzesi), Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi ile Çorum ve Boğazkale Müzelerinde korunmaktadır. Akadça ve Hititçe olan Boğazkale tabletleri, bir devlet arşivi belgeleri olarak kanunlar, antlaşmalar ve yazışmaların yanısıra dini ve edebi metinlerden oluşmaktadır.
Hattuşa-Boğazkale
Mısır, Babil ve Mitanni gibi Eski Doğu’nun büyük güçlerinden biri olan Hititler, yaklaşık M.Ö. 1200 yıllarına kadar Anadolu’nun büyük bir kısmına ve zaman zaman da Kuzey Suriye’ye hükmetmişlerdir. Bu İmparatorluğun başkenti Hattuşa, Çorum’un 80 kilometre güneybatısında, Boğazkale ilçesindedir. Bölge 1988 yılında Tarihi Milli Parklar statüsüne alınmıştır.
Hattuşa 1834 yılında Fransız mimar Charles Texier tarafından keşfedilmiştir. Bu sadece Hattuşa’nın keşfi değil, tamamen unutulmuş olan Hititlerin keşfi olarak da algılanabilir. 1893-94’te Ernest Chantre’nin birkaç sondaj yapmasına ve ilk çivi yazılı tabletleri yayınlamasına kadar ki dönemde pek çok bilim adamı ve gezgin Hattuşa’yı ziyaret etmiştir. Müze-i Hümayun Müdürü Osman Hamdi Bey’in desteğini alan aynı müzenin konservatörü Theodor Makridi Bey, 1906 yılında ilk büyük çaplı kazıyı başlatır, zamanın çiviyazısı uzmanı Assiriyolog Hugo Winckler’i de kazı heyetine alarak, burasının Hitit başkenti Hattuşa olduğunu tespit ederler. 1931-39 yılları arasında ve 2. Dünya Savaşı nedeniyle verilen aradan sonra 1952’de yeniden başlatılan kazılar, kesintisiz olarak Alman Arkeoloji Enstitüsü tarafından sürdürülmektedir.
İlk yerleşim izleri, Kalkolitik (Taş) Çağ’a kadar (M.Ö. 5000) inmektedir. Kesintisiz yerleşmeye başlanılması ise, Eski Tunç Çağı’nın sonlarına (M.Ö. 3000) doğru olmuştur. Bölgenin yerli halkı olan Hattiler, burada bir kent kurup, Hattuş adını vermişlerdir.
M. Ö 20. yüzyıl’da Orta Dicle Bölgesi’nden gelen Assurlu tüccarlar, Hatti yerleşmesinin hemen dışında, bir Karum, (bir ticaret kolonisi) kurmuşlardır. Bu yıllarda Kaniş/Neşa’nın (Kayseri yanındaki günümüz Kültepe’si) denetimi altındaki, Assur Ticaret Kolonileri, Güneydoğu ve Orta Anadolu’ya yayılmıştır. Adının Hattuş olduğu bilinen bu yerleşimi M. Ö 1700’lerde ilk Hitit Büyük Kral’ı Kuşşara’lı Kral Anitta yıkmıştır.
Hitit yazılı kaynaklarından anlaşıldığına göre, I. Hattuşili’nin iktidara gelmesiyle (M.Ö. 1665-1640) Hattuşa, Hititlerin başkenti olmuştur.
Hitit İmparatorluk döneminde, yani M. Ö 14 ve 13. yüzyıllarda, şehir yaklaşık olarak altı kilometre uzunluğunda bir surla çevrilmiştir. Daha geç bir imar evresinde bu surların önüne ikinci bir duvar daha örülerek, kent daha sıkı bir savunmaya alınmıştır. Bu yeni sur üzerinde bulunan, anıtsal şehir kapılarının çoğu günümüze kadar oldukça sağlam durumda gelmiştir. Güney batıda, dış yüzünde aslan yontuları bulunan Aslanlı Kapı’yla, iç yüzünde, silahlı tanrının bulunduğu Kral Kapı, bunların en önemlileridir. Kentin güney ucundaki Yer Kapı’nın özel bir rolü olmalıydı. Burada 30 m. yüksekliğinde, 250 m. uzunluğunda ve 80 m. genişliğinde bir toprak set oluşturulmuştur. Bu set üzerinden geçen kent surunun ortalarında Sfenksli Kapı yer alır. Bu kapının tam altında, Hatuşa’nın bugün içinden geçilebilen tek potern (tünel) vardır. 71 m. uzunluğunda ve 3 m. yüksekliğindeki poternden geçilerek sur dışına çıkılmaktadır.
Şehirde ayakta kalmış, izlenebilen yapıların büyük bölümü, surlar gibi, M.Ö 13. yy.’ dan kalmadır. Kraliyet yapılarının yer aldığı Büyükkale’de, direkli galerilerle çevrili avlular, konutlar, depo binaları ve büyük bir kabul salonuyla, büyük bir saraya ait kalıntılar ortaya çıkartılmıştır.
Hitit metinlerinde sık sık “Hattuşa Ülkesinin bin tanrısından” söz edilmektedir. Kuşkusuz bu tanrıların çoğu İmparatorluk başkenti Hattuşa’da kendilerine bir tapınım yeri edinebilmişlerdir. Başkent Hattuşa’da bugüne kadar 31 yapı, tapınak olarak tanımlanmıştır. Hattuşa’nın en büyük dini yapısı olan Büyük Tapınak, aşağı şehirdeki konutların ortasında tek tapınak olarak yükselir. İki kült odası olduğu için tapınak, imparatorluğun tanrılarının en büyükleri olan fırtına tanrısı ile Arinna’nın güneş tanrıça’sına adanmış olmalıdır.
Yukarı şehir’de tapınaklar yanında, kraliyet saraylarının bulunduğu Büyükkale’nin önünde, resmi işlere ayrılmış, bazı anıtsal yapılar açığa çıkartılmıştır. Şehrin bu bölümünde, son Hitit Büyük Kralı II.Şuppiluliuma’ nın Luvi hiyeroglifleriyle, taş üzerine kazınmış, kendisi ve babası IV. Tuthaliya’nın yaptığı işleri anlatan iki büyük yazıt bulunmaktadır.
Hattuşa’da son yıllarda yapılan kazıların ağırlık noktasını şehrin, hatta Hitit devletinin ekonomisine ışık tutan kazılar oluşturmuştur. İmparatorluk döneminde, M.Ö. 13. yy.’a tarihlenen şehrin Büyükkaya sırtında, büyük boyutlarda, sayıları 11’ i bulan yeraltı siloları bulunmuştur.
Hitit İmparatorluğu’nun M. Ö 1200 yıllarından hemen sonra yıkılmasıyla, Anadolu Tunç Çağları da sona erer. Bununla beraber, Hattuşa şehrinin arazisinin yerleşim tarihi devam eder. M. Ö 12. yüzyılın başlarında, Erken Demir Çağı’na tarihlenen yeni yerleşme, Frig etkilerini yansıtan bir taşra kasabasına dönüşüp büyümeye başlaması ancak, M.Ö 8. yy.’ da gerçekleşir. Yerleşim, Pers döneminde de devam etmiştir. Hellenistik, Galat, Roma ve Bizans’a ait yerleşme ve tahkimat izleri de görülmektedir.
Yazılıkaya Tapınağı
Hattuşa’nın en büyük ve en etkileyici kutsal mekanı, şehrin dışında yer alan, yüksek kayalar arasına saklanmış Yazılıkaya Açık Hava Tapınağı’dır. Tapınak’ta 90’dan fazla tanrı, tanrıça, hayvan ve hayal ürünü yaratıklar kaya yüzeyine işlenmiştir.
Tanrı ve tanrıça dizileri, İmparatorluk panteonunun baş tanrıları olan fırtına tanrısı ve güneş tanrıçası’ nın maiyetini oluşturuyordu. Bu yorum sonucunda; Yazılıkaya “Yeni yıl şenlikleri evi” olarak tanımlanabilir. Hitit kült (dini tören) metinlerine göre yeni yıl ve ilkbahar törenlerinde bir araya gelen tüm tanrılar “fırtına tanrısı’nın evi’nde” toplanırlardı. Bu şenlikte kentin diğer tüm tapınaklarından tanrı heykellerinin törensel bir alayla Yazılıkaya’ ya taşınmış olabileceği değerlendirilmektedir.
Yazılıkaya A Odasında kayaya işlenmiş kabartma figürlerin özel bir düzeni ve tertibi vardır. Burada sol kaya yüzeyinde ikisi dışında yalnız tanrılar, buna karşın sağ tarafta da yalnız tanrıçalar belirtilmiştir. Ana sahnede fırtına tanrısı ile eşi güneş tanrıçası ve ortak çocuklarının karşılaşması tasvir edilmiştir. Ana sahnenin karşısındaki duvarda daha büyük boyutlarda büyük Kral IV. Tuthaliya işlenmiştir. Kral, güneş tanrısı’nın törensel kıyafetinde, elinde egemenlik sembolü olan ucu kıvrık asa tutar durumda, iki tepe üzerinde tasvir edilmiştir. Bu kutsal alanın bu kral tarafından yaptırıldığı anlaşılmaktadır.
B Odasındaki kabartmalar ana odadaki gibi kuşaklar halinde değildir; yan duvarlara dört bağımsız figür işlenmiştir. A Odası’nın başlangıcında tanrılar geçidinde de tasvir edilen ve orak biçimli kılıç taşıyan oniki tanrı ve “Kılıç Tanrısı” Nergal, öbür dünya ile ilişki kuran yeraltı tanrıları anlamında olmalıdır. Büyük Kral IV. Tuthaliya’nın koruyucu tanrısı olan Şarruma, krala sarılmış ve ona yol gösteren bir durumda tasvir edilmiştir. Büyük Kral IV. Tuthaliya’nın ismi hiyeroglif yazıyla belirtilmiştir.
Alacahöyük
Çorum’un 45 km. güneybatısında, Ankara’nın 160 km. doğusundadır.
Eski Tunç Çağı ve Hitit çağında çok önemli bir kült (dini tören) ve sanat merkezi olan Alacahöyük’te 4 uygarlık çağı açığa çıkartılmıştır.
Alacahöyük’te 1. uygarlık çağı, Hellenistik, Roma, Bizans, Selçuklu-Osmanlı dönemleri ile temsil edilmektedir. 1. kültür katta, Geç Frig çağında höyüğün her yanı iskan edilmiştir. Küçük evlerden oluşan bu kat, seramiğine göre, M.Ö. 650’den daha eski değildir.
Mabedi, büyük yapıları, özel-blok evleri, sokakları, büyük küçük su kanalları, şehir suru, biri kabartmalı ortastadlarla süslü sfenksli, diğeri poternli anıtsal kapılarıyla Hitit İmparatorluk Çağı’nın müstahkem olmayan, düz ovaya kurulan tipik temsilcisi höyüğün 2. kültür katını oluşturur.
Kalker temel üzerine andezit bloklarla inşa edilmiş olan Sfenksli Kapının genişliği 10 metredir. O, bir yolla bağlandığı büyük mabedin anıtsal geçididir.
Alacahöyük 3. uygarlık katını Eski Tunç Çağı (M. Ö 2500-2000) oluşturur. Hitit kültürüne kaynaklık eden kültürlerin önde geleni olan yerli Hatti uygarlığı’nın aydınlanmasında çok katkıları olan Alacahöyük Eski Tunç Çağı hanedan mezarları, bu çağın en önemli buluntularıdır. İntramural mezarlar özel olarak ayrılmış bir alanda toplanmıştır. Dört yanı taşla örülmüş dikdörtgen mezarlar ahşap hatıllarla(kiriş) kapatılmış, damları üzerine kurban edilmiş sığır başları, bacakları yerleştirilmiştir. Altın, gümüş, elektrum, bakır, tunç, demir ve değerli taşlardan oluşan zengin ölü hediyeleri onların hanedana ait olduklarını göstermektedir. Çoğu altın, gümüş kapların dövme, dökme, kakma teknikleri, altın mücevheratın ince süsleri uzun bir gelişmenin ürünleridir.
4. kültür katını oluşturan Geç Kalkolitik Çağ ana toprak üzerine kurulmuş ilk uygarlıktır.
Ortaköy-Şapinuva
Hitit Devletinin önemli kentlerinden biri olan Şapinuva, (Ortaköy), Çorum’ un 53 km. güneydoğusundadır. Çekerek nehri etrafında yer alan Göynücek Ovası ile Alaca Ovası arasındaki geçit üzerindedir.
Hitit Çağında, hem siyasi hem de coğrafi konumu nedeniyle stratejik bir noktada yer alan şehir, önemli bir askeri ve dini merkezdir. Ortaköy kazılarında açığa çıkan ve sayıları 4.000’e ulaşan çivi yazılı tablet ve fragmanların (parça) oluşturduğu arşivde, Hititçe yazılmış olanların yanısıra Hattice, Hurrice ve Akadca yazılmış idari, askeri, dini ve fal metinleri bulunmakta olup, bunların büyük bir kısmı Orta Hitit dönemine (M.Ö. 14. yy) aittir. Buradaki yazışmalardan Taşmişarri (III. Tuthaliya) – Taduhepa kraliyet ailesinin bu şehirde hüküm sürdüğü anlaşılmaktadır. Devam eden kazı çalışmalarında bugüne kadar A binası ismi verilen anıtsal idari yapı ve B Binası olarak adlandırılan ticari yapı açığa çıkartılmıştır.
Hüseyindede Eski Hitit Kült Merkezi
Hüseyindede, Sungurlu ilçesi, Yörüklü Kasabası’nın yaklaşık 2.5 km güneyinde yer alan bir tepedir. Bu tepenin güney ucundaki hafif eğimli arazi; Eski Hitit Dönemi yerleşim alanlarındandır.Sungurlu Yörüklü Beldesi Kazılarında Bulunan Hitit Dönemine ait Kabartmalı Vazo,Hüseyindede’de bulunan önemli eserler kabartmalı vazolardır. Buradaki kült yapısında bulunan ve tümlenebilen her iki vazonun frizlerinde, müzik ve dans eşliğinde sürdürülen kült törenleri sahnelenmiştir. Hitit dini bayramlarında gerçekleştirilen dans ve müziğin önemli yer tuttuğu bu törenlerin konu zenginliği, yazılı belgelerden de bilinmektedir. Hüseyindede vazolarında, Hatti geleneğini sürdüren ve Fırtına Tanrısı’na tapınmada önemli yer tutan tasvirler bulunmaktadır. Vazolar, yazılı belgelerde anlatılan çeşitli bayram törenlerinin hikaye şeklinde tasvirine en uygun sanat eserleridir.
Kapılıkaya Anıtsal Kaya Mezarı
Çorum-Osmancık karayolunun Kırkdilim mevkiinde yolun sağında, derin vadilerin oluşturduğu engebeli bir arazi üzerinde yer almaktadır.
Hellenistik Döneme tarihlenmekte olup, (M. Ö. II. yy) komutan İKEZIOS’a aittir. Çay seviyesinden yüksekliği 65 m. dir.
DİĞER YAPILAR
Hüseyin Gazi Türbesi
Alaca’nın güneyinde, Mahmudiye Köyünün yakınında yer alan yapı kompleksi, 13 yy.’a tarihlendirilmektedir. Hüseyin Gazi Külliyesi; medrese, medresenin girişindeki aşevi, doğusunda türbe, kuzeyinde havuz, avlunun kuzeyinde çeşme ve kompleksin kuzeydoğusunda bugün depo olarak kullanılan misafirhane yapısından oluşmaktadır.
Çorum Kalesi
Şehrin güneyinde, alçak bir tepe üzerinde, ovaya hakim bir konumda kurulmuş olan kalenin kesin yapım tarihi bilinmemektedir.
17. yy. da Çorum’a gelen Evliya Çelebi kalenin Sultan Kılıç Arslan tarafından inşa edilmiş bir Selçuklu yapısı olduğunu anlatır.
Kale, kare planlıdır. Yapı malzemesi olarak düzgün kesme taş, moloz taş ve Roma-Bizans dönemlerine ait devşirme taşlar kullanılmıştır. Kale içinde küçük bir cami ile konutlar yer almaktadır.
İskilip Kalesi
İlçe merkezinde bulunan ve Osmanlı Dönemine tarihlenen kalenin üç yanı sarp kayalık olup, sadece kuzey-batıdan çıkış mümkündür. Kalenin inşa edildiği sarp kayalığın eteklerinde Roma Devrine ait kaya mezarları bulunmaktadır.
Osmancık Kandiber Kalesi
İlçe Merkezinde Kızılırmak’ın kuzey kenarındaki tabii kayalığın üzerine inşa edilmiştir. Selçuklu Dönemine tarihlenen kale içinde ikinci bir kapı daha bulunmaktadır. Kale, İstanbul’dan Amasya’ya uzanan ticaret yolu üzerindedir. Kalenin güneyinde Roma Dönemi kaya mezarları yer almaktadır.

Gezi yerleri



Çorum bölgesi, tarihi ve kültürel varlıkları yanında ; halkın gezebileceği ve piknik yapabileceği bir çok tabiat güzelliklerine de sahiptir. Çatak Tabiat Parkı İl merkezine 22 km. uzaklıkta, en rahat gidilip gelinebilen bu mesire yeri, günübirlik piknik yapmaya uygun olarak düzenlenmiştir. Orman alanı ağırlıklı olarak karaçam ağaçları ile kaplıdır. Kargı ( Eğinönü ) Yaylası Kargı ilçesinin kuzeyindeki yüksek dağlık bölgede yer almaktadır. Çorum’a 140 km, Kargı’ya 26 Km uzaklıktadır. Kargı Yaylası bölgede birbirine bağlantılı şekilde bulunan ; Aksu, Karandu, Göl, Örencik, Karaboya ve Gökçedoğan yaylaları ile bir grup oluşturmaktadır. Bu yaylalarda, yöresel yayla mimarisine uygun yayla evleri geleneği halen devam etmekte olup Aksu ve Gökçedoğan göletleri bulunmaktadır. Abdullah Yaylası Kargı ilçesinde, İlin en yüksek noktası olan Kös Dağı (2.050m) üzerinde yer almaktadır. Çorum’a uzaklığı 114 km’ dir. İstanbul-Osmancık-Samsun karayoluna 12 km. mesafededir. 1.450 m. rakıma sahiptir. Bozulmamış doğası, sarıçam, karaçam ve diğer kendine özgü bitki örtüsü ile gezmek, kamp kurmak ve piknik yapmak için uygun yaylalardandır. Yaylada 22 yataklı konaklama ünitesi ve lokanta bulunmaktadır. Bayat Kunduzlu ve Kuşçaçimeni Yaylaları Çorum İli Bayat İlçesi sınırları içerisinde , ilçenin kuzeyindeki dağlık Karatepe mevkiinde yer almaktadır. İl Merkezine 100 km. İlçe Merkezine 25 km. uzaklıktadır. Yaklaşık 1800 metre rakımlıdır. Yöre halkı yayla geleneğini bu yaylalarda sürdürmektedir. Zengin bitki örtüsü ile kaplı olan yaylalarda sarıçam, karaçam ve köknar ormanları dikkati çekmektedir. Bol su kaynakları ve bozulmamış tabiat yapısı ile yayla turizmine elverişli alanların başında gelir. Karaca Yaylası Osmancık ilçesine bağlı Başpınar beldesinde bulunmaktadır. Çorum-Osmancık yoluna 20 km , Çorum’a 50 km mesafededir. Bölgeye İstanbul-Samsun Karayolu ve Ankara-Çorum-Osmancık Karayolundan ulaşmak mümkündür. Sıklık Mesire Yeri Çorum- Samsun karayolu üzerinde , günübirlik gidilen İl merkezine yakın bir mesire yeridir. Bahabey Çamlığı Çorum Devlet Hastanesi bitişiğinde bulunmaktadır. Halkın piknik yapma amacıyla gittiği yerlerdendir. İncesu Kanyonu Ortaköy İlçesi İncesu Köyündedir. Tek giriş ve çıkışı bulunan İncesu Kanyonu, 12,5 km uzunluğundadır. Genişliği 40-60 m. arasında değişmektedir. Kanyonun her iki yamacı sarp kayalık olup, yer yer ormanlık alanlara rastlamak mümkündür. Kanyon, mevsimine göre rafting ve trekking sporları için uygun özellikler taşımaktadır.

 
Çorum