13 Şubat 2008 Çarşamba

‘Siyasi gündem ekonomik gündemi gölgelememeli'


TSO Başkanı Kenan Malatyalı, Türkiye’de siyasi gündemin okonomik gündem önüne geçmesinin faturasını iş aleminin ödediğini belirterek, “Siyasi gündem ekonomi gündeminin önüne geçerek onu gölgelememeli, Birinci gündem ekonomi olmak zorunda, aksi halde faturasını hep birlikte öderiz.” dedi.TSO Başkanı Kenan Malatyalı, TSO Meclis Toplantısı’nda yaptıağı gene değerlendirmelerde, TBMM’de görüşülen türban konusunun ülke gündemini meşgul etmemesi gerektiğine değinirken, ekonomik tedbirler boyutunda gerekli çalışmaların yapılmasına işaret etti. Dünyada var olan ekonomik krizlerin Türkiye’ye de mutlaka etkileyeceğini dile getiren Malatyalı, “Bu ortamda hükümetin yatırım ortamının iyileştirilmesine yönelik onlemler alması gerekiyor. Ancak hükümetin tam tersi yönde adımlar attığına şahit olmaktayız.” sözleriyle Leasing’de uygulanan KDV artışlarından şikayetçi oldu.Konuşmsında SSK’lı işçi çalıştırmayana uygulanan ceza ile çalıştırdığı SSK’lı işçinen maaşını düşük gösterene uygulanan ceza arasında farklılık bulunduğunu, bu farklılık ile adeta SSK’sız işçi çalıştırılmasının teşvik edildiğini ileri sürdü. TSO Başkanı Kenan Malatyalı, toplantıda yaptığı konuşmasını şöyle devam ettirdi; “ABD'de başlayan mortgage krizine yönelik endişeler devam ediyor. Bunun yanı sıra ABD'den olumsuz gelen ekonomik veriler bir süredir sorulan, "ABD resesyona mı giriyor? Bu sorun küresel anlamda da yayılacak mı?" sorularının daha yüksek sesle telaffuz edilmesine neden oluyor. Bunun sonucunda da piyasalarda ciddi ölçüde dalgalanmalar ortaya çıkıyor. ABD ekonomisinde yaşanan yavaşlamayı engellemek üzere ABD Başkanı Bush, 150 milyar dolarlık acil müdahale pakete açıkladı. Ancak paketin haziran ayı itibarıyla devreye girecek olması nedeniyle piyasalarda beklenen durulma yaşanmadı. Bunun üzerine, ABD Merkez Bankası ani faiz indirimine gitti.Bu gelişmeler Türkiye piyasalarına da olumsuz etki ediyor. Tarihinde birçok ekonomik kriz atlatan Türkiye ekonomisinin son yıllarda önemli ölçüde güçlendiğini kabul etmek gerek. Ancak başta cari açık olmak üzere, ekonomide belli kırılganlıklar olduğunu hepimiz biliyoruz.Üstelik Türkiye bugün uluslararası çalkantılara karşı çok daha fazla hassas bir durumdadır. Çünkü yurt dışındaki ekonomik birimler, yurtiçindeki ekonomik birimlerle neredeyse bütünleşmiştir. Hem finans piyasalarında hem de mal piyasalarında yurt dışı ile ciddi boyutlarda bir uyum söz konusudur.Dolayısıyla yurt dışında oluşabilecek ciddi bir kriz, ki olaylar bu yönde gelişiyor, Türkiye ekonomisinin ciddi yaralar almasına neden olacaktır. Böyle bir yapıda gelişmiş ülkelerde yaşanan çalkantılar Türkiye ekonomisini etkilemez diyebilmek zordur. Türkiye'nin hassas bir konumda olduğu uluslararası yatırım danışmanlık şirketlerinin analizlerinde de işaret ediliyor.Dünya ekonomisindeki daralmadan Türkiye'nin etkilenme oranı, 2008 yılının kaderini belirleyecektir. Bu nedenle hükümetin gelişmeleri dikkatle izlemesi ve önlemler alması gerekmektedir. Türkiye'nin yüksek büyüme performansı sergilediği yıllar yurtdışı konjonktürün çok iyi olduğu dönemlerde oldu. 2004'ten 2006'ya kadar olan bu dönemde dünya piyasaları yatırım için elverişli bir ortam yarattı. Ancak son 6 aydır bu tablo bozuldu ve önemli bir süre daha bozulmaya devam edeceğiı anlaşılıyor.Bu ortamda hükümetin yatırım ortamının iyileştirilmesine yönelik onlemler alması gerekiyor. Ancak hükümetin tam tersi yönde adımlar attığına şahit olmaktayız. Bunun en açık örneği Leasing'de KDV oranlarının arttırılmasıdır. KOBİ'lerin en önemli yatırım araçlarından biri olan Leasing'deki bu değişiklik, dünyada likidite sıkıntısı yaşanırken, paranın maliyeti artarken, KOBİ'lerin yatırım olanaklarına yeni bir engel koymak anlamına gelir. Bu durum işletmelerin yatırım motivasyonunu kıracak, belki yatırım yapmaktan vazgeçirecek bir durumdur. Leasing kullanımı belki istismar edilmiş olabilir ancak bunun prensipleri iyi konulup cezalandırma yöntemleriyle çözüm bulunabilirdi. Bu konuyla ilgili Maliye Bakanlığı'nın yeni bir düzenleme yapmasını bekliyoruz.Dünya ekonomisinden kaynaklanan sorunların giderek arttığı, ülke ekonomisindeki sorunların devam ettiği bu ortamda, hükümetin her zaman olduğundan daha çok ekonomiye odaklanması gerektiği açıktır. Bu çerçevede, mali disiplinin sağlanması, bütçe ve cari açığın düşürülmesine yönelik tedbirlerin alınması gerekmektedir./Ancak maalesef durum böyle olmuyor, siyasetin gündeminde birinci madde ekonomi değil, türban. Siyasi gerginliğin, ekonominin konuşulmamasınm faturası ise biz üreticilere patlıyor.”

Hiç yorum yok:

 
Çorum